Mektubat-ı Geylani - Dördüncü Mektup


Ey Aziz,

Bu dünya hayatı, aldatıcı ve kandırıcı bir seraptan ibarettir. Buna kanmak ve aldanmak saadet alameti sayılır mı? Elbette sayılmaz... Cenab-ı Hakk bizi ayıktırmak ve bu durumu anlatmak için şöyle buyurdu;

"Siz, ahiret hayatından geçip dünya hayatına razı mı oldunuz?" 9/38

Bu ilahi kelamın anlatmak istediği manayı anlamak için, hiç kalp kulağını açmadın mı? Neden açmazsın ki? Açmayı düşünmüyor musun?

Sonra bu âleme dalıp giderken ve kalbine, Hakk kelamına karşı perde gererken, şu ilahi kelamın tehdidi seni hiç mi korkutmuyor? Dinle, ne buyruluyor; anlamaya çalış:

"Bu dünyada ama olan, ahirette dahi ama (kör) olur" (17/22)

Kalp gözünü aç... Hakk Tealanın bizi ayıktırmak için, gönderdiği ayet-i kerimelerin ışığı altında yolunu bulmaya bak...

"İnsanların hesap verme vakti yaklaştı: hâlbuki onlar gaflette." (2 1/1)

Bu ayet-i kerimedeki sert tehdit seni sarsmıyor mu? Neden anlattığı manayı anlamaya yanaşmıyorsun?

Burası bir ekim yeridir. Burada ekilen, orada; yani öbür âlemde biçilecek. Dünyada olduğu gibi, önce ekim işi, biçilmesi sonraya... Ahiret işin için bundan örnek al... Allah saklasın; sonra öbür âlemde herkes sevap devşirirken. Sen eli boşlardan olursun... Sanırım ki, şu ayet-i kerime sana bu mevzuda bir şeyler anlatmak için yeter:

"Ahiret ekimini isteyenin ekim işine bereket veririz... Artırırız... Dünya ekimini isteyene de veririz; ama ahirette bir şey beklemesin... Orada artık nasibi yoktur." (42/20)

Bu ayet-i kerimenin ihtarı sana bir şey hatırlatmıyor mu?

Düşün ki, buradan öbür âleme göndereceğin bir iyilik için, on kattan yedi yüz katma kadar sevap alacaksın.

Düşün ve ayık... İyi düşünmesini biliyorsan şu ayet-i kerime seni ayıktırmaya yeter... Bak ne buyruluyor:

"O ki azdı dünya hayatım tercih etti... Şüphesiz böylesinin yeri cehennem oldu..." (79/3 8)

Bu zümreden olmak ister misin? Elbette:

"İstemem"

Diyeceksin... Bu deyişine karşılık sana

-O halde ne bu gaflet?

Diye çıkışılacağından neden korkmuyorsun?

Bu gaflet deryasında ne zamana kadar yüzeceksin? Ve şaşkın şaşkın kalacaksın? Bu yüzücülük sana uğur getirmez... Hemen kendine gel ve:

"Allah'a tövbe ediniz..." (24/31)

Emrinin mabedine çekil... Yaptıklarına nadim ol... 0 makamda huzuru bul; daha sonra da:

"Rabbinize ibadet ediniz.." (29/56)

Cümlesindeki derin mananın anlattığı cihete doğru yönel... Bundan sonra da, doğruluk dilini kullan ve şu duayı yap:

"Artık ben yüzümü, yerin ve semaların yaratıcısına çevirdim... Müşriklerden değilim... Pak ve temiz olarak O'na dönüyorum..." (6/79)

Belki bu sayede sana, bütün güzellikleri özünde toplayan sırlar âleminin kapısı açılır... Oraya daldıktan sonra anlarsın ki o sırlar:

"0 öyle Allah'tır ki, kullarından gelen tövbeyi kabul eyler... Hatalardan geçer..." (42/25) Mealine gelen ayet-i kerimede saklıdır... Biraz daha ilerleyince merkeze varır ve:

"Allah Gafur ve Rahim..." (73/20)

Cümle-i celilesi ile karşılaşırsın...

Tevbe et... Hakk'a dön... Sonrada duanı oku. İşte o zaman sırlar kapısının sana açıldığını görürüsün.... Ve çeşitli müjdeler almaya başlarsın...

Bundan sonra yapacağın ibadetlerde yardım almaya başlarsın... Ve O'nun sevgisine kavuşursun...

Düşün ki 0:

"Allah, tevbe edenleri sever... Pak ve temiz olanları dahi sever..." 2/222

buyurmuştur... Bu haline uygun müjdeyi aldıktan sonra:

"Sen dilediğini aziz kılarsın..." (3/26)

Ayetindeki manayı anlar; O'na her an biraz daha yaklaşmaya başlarsın... Ve seninde, O'nun aziz kıldığı kimselerden olduğunu sezersin... Hamd eder ve e halden ayırmaması için O'na yalvarırsın.

Korkma, yürü artık... İstikbal sana açıktır. ..Çünkü sen o kimselerdensin ki, onlar:

"Önce Rabbımız Allah dediler... Sonra istikamet sahibi oldular... Artık onlara ne korku vardır, ne hüzün..." (41/30)

Mealini taşıyan ayet-i kerime ile anlatılmıştır...

Artık sende o yüce müjdeyi alanlardan kullardan oldun... Yani bir veli... Yani Allah'ın sevgili bir kulu...

Bulduğun bu halin kıymetini bil...

Mübarek olsun...!

Tasavvufi Sözler

  • Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi, sonunda sana da dikişisiz elbise giydirecekler...

    Hz. Mevlana Celaleddin Rum'i
  • Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer. İçtikçe susarlar, susadıkça içerler...

    Hz. Muhyiddin Arabi
  • Ey ademoğlu; Ey insanoğlu, bizi yaratan Allah`ın emirlerini tutmak mecburiyetindeyiz. Çok nazikâne dikkat edelim.

    Hz. Hacı Ahmet Kayhan Dede
  • Tasavvuf, Hakk'ın, seni senden öldürmesi ve seni kendisiyle diriltmesidir.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Sen insana ulaşmadan Allah'ı nasıl arıyorsun?

    Muhammed İkbal
  • Allahım! İnsanlar seni verdiğin nimetler yüzünden severler; bense seni verdiğin belalar yüzünden severim.

    Hallac-ı Mansur
  • Aşka delilik diyen insan, hayatın sırrına ebediyen bigane kalsın.

    Muhammed İkbal
  • Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım, başım göğe değerdi.

    İmam-ı Azam
  • Bir gün nefsime dedim: gel seninle Rabbime gidelim. gelmedi. Ben de tek başına yürüdüm, gittim.

    Beyazıd-ı Bestâmi
  • Allah' ı bilenler ise, ruhun beynin özü ve hakikatı olan Hak' tan geldiğini müşahade ettiler.

    Ahmed Hulûsi
  • Allah sizin kalıbınıza ve suretinize değil, kalbinizin temizliğine bakar.

    Hz. Muhammed (s.a.v)
  • Bir insanda görülen ameller ve takvadan başka, bir de onun cevher gibi güzel olan gizli amel ve takvası vardır. Bakış gücü olmayanların nazarları, görünen amellerdir. Halbuki biz onlara bakmıyoruz. Biz insanın içine, içindeki sırra bakıyoruz.

    Şeyh Hariri
  • Bir kimse kendi hakikatine arif olursa, hiçbir itikat ile kayıtlı olmaz.

    Muhiddin Arabi
  • Bütün maşuktur, aşık perdedir. Diri maşuktur, aşık ölüdür.

    Hz. Mevlâna
  • Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.

    Gazâli
  • Eğer bir müminin kalbini kırarsan Hakk'a eylediğin secde değildir.

    Yunus Emre
  • Ey birader, sen ancak bir düşünceden ve fikirden ibaretsin. Üst tarafın kemik ve A'sab sinir ve adalât (kas) ve elyaftan (insan ve hayvanda adaleleri meydana getiren ince lifler) ibarettir.

    Hz. Mevlana
  • Hakikât yolu, aranmakla bulunmaz. Ama Bulanlar ancak arayanlardır.

    Beyazıd-ı Bestâmi
  • Hakikatte Arş ve Beytullâh, Allah'ı bilen arifin kalbidir.

    Muhyiddin Arabi
  • Hakkın Rahmeti bizim günahlarımızdan büyüktür.

    Muhyiddin Arabi
  • Her kişinin iki resülü vardır. Biri zahir, diğeri batın. Zahir dildir, Batın gönüldür. Dil Muhammed'e, gönül Cebrail'e benzer.

    Hacı Bektaş-ı Veli
  • Her şey maşuktur , aşık bir perdedir. Yaşayan maşuktur , aşık bir ölüdür.

    Hz. Mevlâna
  • İnd-i Sânî'de, bütün mahlûk TEK bir NOKTADIR; Kâinâtın cümlesi bu, NOKTA da bir NÜKTEDİR!

    Ken'ân Rifâî
  • İstesem sırf fatiha suresinin tefsiriyle yetmiş beygiri yüklerim.

    Hz. Ali
  • Kendimi arıyorum, gören varmı?

    Erzurumlu İbrahim Hakkı
  • Kerem, dünyayı ona muhtac olana vermen ve kendisine muhtac olduğun Allah'a yönelmendir.

    Ebu Hafs
  • Kimde sevgi varsa, Allah'ın varlığı ondadır.

    Hz. Mevlâna
  • Kimi aşık görürsen, onu maşuk bil. Zira o aşka nisbetle hem aşıktır, hem de maşuktur.

    Hz. Mevlâna
  • Kur'an insanlara pek çok şeyi sembollerle anlatırken; tasavvuf ise baştan sona, serâpa sembol ve mecazdır.

    Ahmed Hulûsi
  • Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer, içtikçe susarlar, susadıkça içerler.

    Muhiddin Arabi
  • Musibetin sevabına talip olmaklığın, musibeti çekmekte iken de varsa, zahidsin.

    Hz.Muhammed (s.a.v)
  • Nazar ve nefes az kaldı kaderi geçecekti. Nefes ve nazardan Allah'a sığının.

    Hz.Muhammed (s.a.v)
  • Nokta, tüm çizgilerin esasıdır.

    Hallac-ı Mansur
  • Okunacak en büyük kitap insandır.

    Haci Bektasi Veli
  • Ölüm, yaradılmışın Yaradan'a kavuşmasıdır,Şeb-i arus'dur.

    Hz. Mevlâna
  • Sevgin yoksa, dost arama.

    Şeyh Sâdi
  • Algılanan varlığın, Hakkın vücudu olduğunu müşahade, vahdet-i vücud'dur.

    Ahmed Hulûsi
  • Tasavvuf zamanı en uygun bir şekilde değerlendirmekten ibarettir.

    Ebu Siad-i Ebu'l Hayr
  • Tasavvuf, Allah ile olan muamelenin saflığıdır. Bunun aslı da dünyadan yüz çevirmedir.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Tasavvuf, bila-alaka (hiçbir bağ olmadan) tamamiyle Allah ile olmandır.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Vücudun, ilmi ilahide, ilimden ibaret olduğunu müşahade, vahdet-i şuhud'dur.

    Ahmed Hulusi

Hakkı Dedemizin Bütün Derslerine ulaşmak için tıklayınız...

Misafirhanemiz

Dervish Guest House

Site Kullanım Sayacı