Mektubat-ı Geylani - Yedinci Mektup


Ey Aziz,

Şu aldatıcı âlemden geç… Bu, aynı zamanda ilahi bir emirdir. Çünkü Cenab-ı Hak:

-“Sizi bu dünya hayatı aldatmasın… Aldatıcı sizi, Allah’ı anarak kandırmasın…” (31/33)
Burada aldatıcı şeytandır. O gelir, yaptıracağını yaptırır… Sonra da:

  1. Allah kerimdir, istiğfar eyle, bağışlanırsın…

Gibi sözler eder ve seni kandırır… Sakın onun bu sözüne kanmayasın. Hem istiğfar nasip olacağını nereden biliyorsun? Tevbe, istiğfar etmeden ölenlerin sayısı az mıdır?

Huzur ehlinin derecelerini düşün. Onları Hak Teâlâ:
-“Yüzlerinde, vasıl oldukları naimin nuru lemean eder, görürsün…” (83/24)

Mealine gelen ayetiyle tarif eder. Bunların daldığı nimet âlemi, vuslat âleminin taa kendisidir. Vuslat âlemine erenler burada da bilinir.

Yüzlerine bakınca anlarsın, içine bir ferahlık gelir. Özüne nur dolar. Ve umulur ki, bu sayede kalbin manevi rayihaları almaya has haliyle, o erenler için buyrulan:

-“Rahatlık, reyhan ve nimetler vardır…” (56/89)

Ayet-i kerimesinin manasının anlarsın. Ve o tatlar, o kokular ve o nimetler sana da gelir…
-“Onlara, üzeri misk mühürlü şaraptan içirilecek…” (83/26)

Mealini taşıyan ayet-i kerime ile bildirilen şarabdan sen de içersin…

Bundan sonra keşfin açılır.

-“Rabbından sana geldi…” (10/94)

Cümlesiyle anlatılan mana örtüsü sana da açılır… Ve o anda sen, tefrid sergisinde bulunmuş olursun. Artık sen bir başka âlemin malısın. Kendini rasgele işlere veremezsin. Bu sebeple sana şu emir gelir:

-“Allah’ın gayrı olan, sana faydası ve zararı olmayacak şeyleri isteme…” (10/106)

Yani onlardan bir şey umma. Bir şey bekleme. Korkma…

Kalb kulağın da açılır. Ünsiyet ve ülfet destanları gibi yazılan, hikâyeleri, fıkraları dinlersin. Çünkü Hak Teâlâ:

-“Sana kıssaların en güzelini anlatacağız…” (12/3)

Buyurur. Hatta anlatır da… İşte onları dinledikten sonra, şahid kim? Meşhud kim? Anlarsın. Buradaki sırrı çözmek sana nasip olur…

Bundan sonra halin değişir. Bir bakarsın ki, son hadde varan bir aşk ve şevk içindesin. Ve yerinde duramaz haldesin. Nağmelerin tadı, seni tesiri altına almıştır. Hele şu ilahi hitabın tadı ile sen mest olursun, kalkar dönersin bile…

-“Sözü duyan ve en güzeline uyan kullarıma müjdele…” (39/18)

Bu hitabın güzelliği sende can mı bırakır ki?

Hal böyle iken fazla aşırı gitmemen de gereklidir. Bu sebeple önceki şenliğin karşıtı, bazen da başını eğer hüzün murakabesine dalarsın…

-“Emrolunduğun gibi dürüst ol, seninle Tevbe yolunu tutanlar da öyle…” (11/112)

Mealini taşıyan ayet-i kerime seni bu hale getirir.

Artık ilahi kervanın zincirine takıldın sayılır. Sen de erenlerden biri oldun demektir. Bu halini çeşitli hareketlerinden sezersin. Bir bakarsın ki:

-“Toplu olarak ilahi bağa sarılınız…” (3/103)

Emri gereğince metin bir bağa sarılıyorsun.

Bunu yaparken kendinde bir varlık görmez.

-“Yardım yalnız Allah katındadır…” (8/10)

Fermanına sarılırsın…

Bu arada korkar, titrer ve inlerken kendini:

-“Allah sizlere şefkatlidir, merhametlidir…” (57/9)

Mealinde buyrulan emrin sahilinde bulursun. Bazen de:

-“Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, amel-i Salih işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın… ” (18/110)

Bahçesine girersin, ihlâs elleriyle.

-“Bütün dereceler amellerine göre verilir…” (6/132)

Cümle-i celilesi nehirlerinden içersin. Ve orada okuyacağın şu cümle ise, sana gölgelik eder:

-“Namazım ve diğer ibadetlerim ve ölümüm, âlemlerin Rabb’ı olan Allah içindir…” (6/162)

Ve orada ilahi nimet sofrasına kurulur yersin. Bu arada sana o ilahi sofrayı açan cümle şudur:
-“Allah kadar, ahdine vefa gösteren kim olabilir? O halde, O’nunla yaptığınız alışveriş için sevininiz…” (9/111)

Vuslat yolun açıldı. Varlığın sahibini buldun. İlahi hazrete erdin. Yolculuğun tamam oldu. Birçok nimetler içindesin. Ama hikmete pek vakıf olmadığın için biraz üzülme yoluna koyulurken imdadına şu ilahi cümle yetişir:

-“Ey kullarım, bugün size korku yoktur… Ve mahzun da olmazsınız…” (43/68)

Cenab-ı Hak bizleri de bu kullar arasına katsın… Âmin…

Tasavvufi Sözler

  • Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi, sonunda sana da dikişisiz elbise giydirecekler...

    Hz. Mevlana Celaleddin Rum'i
  • Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer. İçtikçe susarlar, susadıkça içerler...

    Hz. Muhyiddin Arabi
  • Ey ademoğlu; Ey insanoğlu, bizi yaratan Allah`ın emirlerini tutmak mecburiyetindeyiz. Çok nazikâne dikkat edelim.

    Hz. Hacı Ahmet Kayhan Dede
  • Tasavvuf, Hakk'ın, seni senden öldürmesi ve seni kendisiyle diriltmesidir.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Sen insana ulaşmadan Allah'ı nasıl arıyorsun?

    Muhammed İkbal
  • Allahım! İnsanlar seni verdiğin nimetler yüzünden severler; bense seni verdiğin belalar yüzünden severim.

    Hallac-ı Mansur
  • Aşka delilik diyen insan, hayatın sırrına ebediyen bigane kalsın.

    Muhammed İkbal
  • Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım, başım göğe değerdi.

    İmam-ı Azam
  • Bir gün nefsime dedim: gel seninle Rabbime gidelim. gelmedi. Ben de tek başına yürüdüm, gittim.

    Beyazıd-ı Bestâmi
  • Allah' ı bilenler ise, ruhun beynin özü ve hakikatı olan Hak' tan geldiğini müşahade ettiler.

    Ahmed Hulûsi
  • Allah sizin kalıbınıza ve suretinize değil, kalbinizin temizliğine bakar.

    Hz. Muhammed (s.a.v)
  • Bir insanda görülen ameller ve takvadan başka, bir de onun cevher gibi güzel olan gizli amel ve takvası vardır. Bakış gücü olmayanların nazarları, görünen amellerdir. Halbuki biz onlara bakmıyoruz. Biz insanın içine, içindeki sırra bakıyoruz.

    Şeyh Hariri
  • Bir kimse kendi hakikatine arif olursa, hiçbir itikat ile kayıtlı olmaz.

    Muhiddin Arabi
  • Bütün maşuktur, aşık perdedir. Diri maşuktur, aşık ölüdür.

    Hz. Mevlâna
  • Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.

    Gazâli
  • Eğer bir müminin kalbini kırarsan Hakk'a eylediğin secde değildir.

    Yunus Emre
  • Ey birader, sen ancak bir düşünceden ve fikirden ibaretsin. Üst tarafın kemik ve A'sab sinir ve adalât (kas) ve elyaftan (insan ve hayvanda adaleleri meydana getiren ince lifler) ibarettir.

    Hz. Mevlana
  • Hakikât yolu, aranmakla bulunmaz. Ama Bulanlar ancak arayanlardır.

    Beyazıd-ı Bestâmi
  • Hakikatte Arş ve Beytullâh, Allah'ı bilen arifin kalbidir.

    Muhyiddin Arabi
  • Hakkın Rahmeti bizim günahlarımızdan büyüktür.

    Muhyiddin Arabi
  • Her kişinin iki resülü vardır. Biri zahir, diğeri batın. Zahir dildir, Batın gönüldür. Dil Muhammed'e, gönül Cebrail'e benzer.

    Hacı Bektaş-ı Veli
  • Her şey maşuktur , aşık bir perdedir. Yaşayan maşuktur , aşık bir ölüdür.

    Hz. Mevlâna
  • İnd-i Sânî'de, bütün mahlûk TEK bir NOKTADIR; Kâinâtın cümlesi bu, NOKTA da bir NÜKTEDİR!

    Ken'ân Rifâî
  • İstesem sırf fatiha suresinin tefsiriyle yetmiş beygiri yüklerim.

    Hz. Ali
  • Kendimi arıyorum, gören varmı?

    Erzurumlu İbrahim Hakkı
  • Kerem, dünyayı ona muhtac olana vermen ve kendisine muhtac olduğun Allah'a yönelmendir.

    Ebu Hafs
  • Kimde sevgi varsa, Allah'ın varlığı ondadır.

    Hz. Mevlâna
  • Kimi aşık görürsen, onu maşuk bil. Zira o aşka nisbetle hem aşıktır, hem de maşuktur.

    Hz. Mevlâna
  • Kur'an insanlara pek çok şeyi sembollerle anlatırken; tasavvuf ise baştan sona, serâpa sembol ve mecazdır.

    Ahmed Hulûsi
  • Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer, içtikçe susarlar, susadıkça içerler.

    Muhiddin Arabi
  • Musibetin sevabına talip olmaklığın, musibeti çekmekte iken de varsa, zahidsin.

    Hz.Muhammed (s.a.v)
  • Nazar ve nefes az kaldı kaderi geçecekti. Nefes ve nazardan Allah'a sığının.

    Hz.Muhammed (s.a.v)
  • Nokta, tüm çizgilerin esasıdır.

    Hallac-ı Mansur
  • Okunacak en büyük kitap insandır.

    Haci Bektasi Veli
  • Ölüm, yaradılmışın Yaradan'a kavuşmasıdır,Şeb-i arus'dur.

    Hz. Mevlâna
  • Sevgin yoksa, dost arama.

    Şeyh Sâdi
  • Algılanan varlığın, Hakkın vücudu olduğunu müşahade, vahdet-i vücud'dur.

    Ahmed Hulûsi
  • Tasavvuf zamanı en uygun bir şekilde değerlendirmekten ibarettir.

    Ebu Siad-i Ebu'l Hayr
  • Tasavvuf, Allah ile olan muamelenin saflığıdır. Bunun aslı da dünyadan yüz çevirmedir.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Tasavvuf, bila-alaka (hiçbir bağ olmadan) tamamiyle Allah ile olmandır.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Vücudun, ilmi ilahide, ilimden ibaret olduğunu müşahade, vahdet-i şuhud'dur.

    Ahmed Hulusi

Hakkı Dedemizin Bütün Derslerine ulaşmak için tıklayınız...

Misafirhanemiz

Dervish Guest House

Site Kullanım Sayacı