Sevgi Sırrı
Sevgi, insanın en ince ve hassas vicdan hislerinin meydana getirdiği, merhamet ve şefkat duygularının bir eseridir. Vicdan hükmü kalpteki iyi ve kötü bütün varlığı yakarak silip atmış ve orasını ayna gibi tertemiz bir hale getirmiş olduğundan Cenab-ı Hak o kalbe tecelli tahtını kurmuştur. Böylece bütün benliği Hak sevgisi kaplamış ve o kimse artık sevgiden ibaret olmuştur. Artık o her şeyi, her şey de onu sever olmuştur.
Bu nedenle o kimse. Cenab-ı Hak' kın dostluk intibak ve esenlik sıfatları ile sıfatlanıp, haslar (seçkinler) zümresine girmiştir. Artık o insanın her iki dünyada da yeri cennet, makamı ise sefa ve dostluktur.
İslamiyet sekiz esasa davalıdır. Bunlara sekiz cennet kapısı denir. Ayrıca divanlarda sekiz uçmak diye de anılır:
- Merhamet ve Şefkat
- Doğruluk
- Sadakat
- Cömertlik
- Sabretmek
- Sır Tutmak
- Fakirliğini ve acizliğini bilmek
- Rabbine Şükretmek
İşte bunlar olmadan, her iki dünyada da huzur, mutluluk ve cennet olmaz.
Bu güzel huylarla huylanan ve benliğine mal eden bir insan, gereği gibi bir Müslüman ve Resul'üne layık bir insan demektir. Çünkü bu güzel huy ve ahlaklar, Peygamber'imiz Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Vesellem'e ait güzel huy ve sıfatlardır. Ve keza O'ndan da Ailesine Evladına ve Ashabına tecelli ederek İslamiyet'in temel unsuru haline gelmiştir. Kur'an, böyle beyan ve ilan etmektedir.
Bunun için de İslamiyet, Kelime-i şahadetle camide cennet aramaktan ibaret değildir. Bunlardan biri eksik olursa insan, gerçek Müslüman sayılmaz. Çünkü. Allah'ın vahyindeki sırların sağlamlığı, bunlarla ayakta durur. Bunun için de hayatın devamı, huzur ve mutluluğu, bu esaslara bağlıdır. İnsan, yaşamında daima iyiye, güzele ve doğruya dayalı olmalıdır. Ölümsüzlük ve ebedilik, bu gerçeklerle mümkündür.
İşte bu yüzdendir ki, yukarıdaki esaslar, insanlığın ve Hak yolcularının elinde daima bir ışık ve bir meşale olmuştur. İnsan nasıl ki karanlıkta önünü göremez ve yol alamazsa aynı şekilde Yaratan'ına da varamaz. Cenab-ı Hak "ışık olun, bana gelin, sırrıma erin" diye hitap ediyor ve bizleri diliyor. İşte bu hitabın anlamını, o yüce Peygamber, Miraç yaparak bizlere anlatmak istemiştir. Şu halde bu hakikat ışıkları olmadan bu cehaletin karanlığında, Rabbimize nasıl yol bulup O'nun rızasına layık olacağız? Demek oluyor ki, gerek Şeriat"ta, gerek Tarikatta ve gerekse Hakikatte olsun değerli olan bu güzel huy ve sıfatlardır.
Bir insan ister Peygamber, isterse Veli olsun, bu gerçeklere sahip olmadan Rabbine layık olamaz. Çünkü 100 suhuf ve 4 Kitabın sırrı budur. İnsanlığa ve beşeri vicdanlara hayat kaynağı olan neşe, huzur ve mutluluk bahşeden bu sekiz esastır.
Dünyada, ne kadar güzel huy ve ahlak varsa, hepsi bunların içindedir. Bu nedenle bunlara, Sekiz Cennet Kapısı denmiştir. Bunlara sahip olanlar zaten bu âlemdeyken cennet hayatı sürerler.
Yedi tamuya gelince: Bu cehennem kapılarını açanlar da şunlardır:
- Gurur
- Hırs
- Kıskançlık
- Bölücülük
- Dedikodu
- Şehvet
- Öfke
Onun için her kim iyiyi, güzeli ve gerçeği kabul etmezse, kişiliği ne olursa olsun ve ne kadar suret-i Hak'tan görünürse görünsün, onun gönlünde bu huylar yatıyor demektir. İsterse başı secde'den kalkmasın, hiçbir önemi yoktur. Gerek insanlık ve gerekse İslamiyet, gerçeklere dayanmakla olur. Keyfine göre hareket edip benliğe kapılarak riya, gösteriş ve "desinler" diye İslamiyet olmaz. O takdirde, yedi tamunun gurur ve isyan kapılarını insan kendisine açmış olur.
Konu Başlığı
Konu Başlığı