Hz. Mevlana' nın Mektupları - İkinci Mektup
Canım, canına karışmıştır, birleşmiştir;
Seni inciten her şey, beni de incitir.
Ululandıkça ululansın, Tanrı'yı şahit kılarım, yüce Tanrı'nın ezdi zatına yemin ederim; özü doğru evladımızın hatırı, neden yaralanırsa, biz, on kat fazla yaralanırız; sizin gamınız, bizim gamımızdır; sizin tasanız, bizim tasamızdır. Şeyhlerin padişahının, gerçekler ışıklarının doğusunun hakları, ihsanları, efendilikleri, bu duacının boynunda öylesine bir borçtur ki hiçbir suretle şükretmekle, hiçbir hizmetinde bulunmakla bunu ödemeye imkân yoktur; Allah onun ruhunu takdis etsin; onun şükrünü, ancak yüce Tanrı'nın hazinesi öder.
Evladımdan dileğim şudur: Babasından hiçbir şeyi gizlemesin; kimden incinirse söylesin; Allah'ın izniyle ne kadar mümkünse o kadar yardımda kusur etmem; bunu canıma minnet bilirim. Hatta aziz oğlum Bahaeddin, sizi incitmeye uğraşırsa gerçekten, ama gerçekten, gönlümden çıkarırım, onu sevmekten vazgeçerim; selamını almam; cenazeme bile gelmesini istemem. Ondan başka kim olursa olsun, hükmüm gene budur; yalnız senin hiç gam yememeni, dertlenmemeni isterim. Ulular ulusu Tanrı sizin yardımcınızdır; Tanrı kulları da yardımcınızdır. Sizin hakkınızda kötü sözler söyleyen olursa, bilin ki deniz, köpeğin ağzıyla pislenmez; şeker kamışı dengi, sinek üşmekle değerinden düşmez. Şuna iyice inanmışım ki yüz bin defa ben mazlumum diye and içseler, sizin hakkınızda duada bulunmayanları, sizi sevmeyenleri mazlum tanımam; zalim bilirim; yeminlerini, özürlerini kabul etmem. Vallahi billahi tallahi hiçbir özürlerini, hiçbir düzenlerini, hiçbir yeminlerini kabul etmem. Sizin hakkınızda kötü söyleyenin ağlayışına da aldırış etmem; mazlum sizsiniz. Size hürmet etseler, size efendi, efendimizin evladı deseler, bu sözü, yüzünüze karşı söyledikleri gibi, iki yüzlülük etmeyip arkanızdan da aynı sözü söyleseler, ayıbı, kusuru kendilerine verseler, suçlu biziz deseler, bütün bunlarla beraber, hepsi de zalimdir, mazlum gene sizsiniz. Çünkü sizin hakkınız, o sultanın hakkı, onların yaptıkları işlerden, söyledikleri sözlerden yüzlerce kat fazladır. Vallahi de böyledir, billahi de böyledir, tallahi de böyle. Ben nezaketim yüzünden bir topluluğun yüzüne zehir gibi gülsem bile, hamdolsun, yüce Tanrı, bana o gönlü vermiştir; bilirim, anlarım ki onlar, canla-gönülle Hakka, Hakkın kullarına, apaçık, doğru bir gönülle bağlanmadıkça, düzeni bulanık suya attıkça, işleri ters gösterdikçe, Tanrı kullarının ayaklarına toprak olmadıkça, onlara kul-köle kesilmedikçe ben, bu işi gönül rızasıyla yapmamışımdır. Babanızın inancı budur; bu inançla ölürüm, bu inançla mezara giderim. Allah için olsun, Allah için, bu babanızdan hiç gizlemeyin, bir bir bütün olan-biteni bana söyleyin de Tanrı yardımıyla, mümkün olduğu kadar yardım edeyim. Siz o sultanın eserlerindensiniz; âlemde Tanrı lütfunun, Tanrı amanının tılsımısınız; onun tertemiz ruhu, sizin sebebinizle, sizin yüzünüzden yeryüzündekilere yardımda bulunur.
Eserlerimiz hiç mi, hiç eksik olmasın, soyunuz kesilmesin, hem de kıyamete dek; sizin ve oğullarınızın gönülleri gamlanmasın; öyle olsun ey âlemlerin Rabbi.
Konu Başlığı
Konu Başlığı