Mesnevi Birinci Ciltten Seçmeler


1 Şu Ney'in neler söylediğini can kulağı ile dinle, o ayrılıktan şikâyet etmededir. 

2 Ney kendine has bir dille, hal dili ile diyor ki; "beni kamışlıktan kestiklerinden beri, feryadımdan, duygulu olan erkekte, kadın da inlemekte, ağlamaktadır. Şu var ki beni dinleyen her insan, benim neler dediğimi anlayamaz." 

3 Benim feryadımı duyamaz. Beni anlamak, beni duymak için, ayrılık acısı çekmiş, gönlü yaralanmış, içli bir insan isterim ki, acılarımı, dertlerimi ona anlatayım. 

4 Aslından vatanından ayrı düşmüş, oradan uzaklaşmış kişi, orada geçirmiş olduğu mutlu zamanı arar, o zamanı tekrar yaşamak ister, ayrıldığı sevgiliye tekrar kavuşmak arzu eder. 

5 Ben her mecliste, her toplulukta, inledim, ağladım, durdum. Ben huysuz insanlarla da, iyi insanlarla da düşüp kalktım. 

6 Herkes, kendi anlayışına, zannına göre benim yaranım dostum oldu. Ama kimse benim gönlümde ki (Esrarı) sırları araştırmadı, öğrenemedi. 

7 Hâlbuki benim sırrım, feryadımdan uzak değildir. Fakat her gözde onu görecek nur, her kulakta, onu işitecek, duyacak güç yoktur. 

8 Ten candan can da tenden gizli değildir. Fakat kimseye canı görmek izni verilmemiştir. 

9 Ney'in şu sesi, gönlü yakan bir ayrılık, bir aşk ateşidir. Kimde bu ateş yoksa o,maddi varlığından kurtulsun. Yok olsun. 

10 Ney'in sesinde ki tesir, yakıcılık, onun içine düşen aşk ateşindendir. Hakikat şarabında bulunan, insanı mest eden halde, aşk coşkunluğundandır. 

11 Ney, sevgilisinden ayrılmış olanın arkadaşıdır, dostudur. Onun yakıcı sesi, bizim Hakk'ka kavuşmamıza engel olan perdelerimizi yırtmıştır. 

12 Ney gibi bir zehri, ney gibi bir pan zehri, ney gibi bir dostu, ney gibi bir aşıkı kim görmüştür? 

13 Ney, kanlarla dolu bir yoldan, aşk yolundan bahsetmektedir. O sevgi yüzünden çöllere düşen Mecnun'un aşk hikâyelerini anlatmaktadır. 

14 Bize, hak yolunu gösteren gerçek aşkın mahremi, dostu, aklını yitirmiş âşıklardan başkası değildir. Konuşan dile, kulaktan gayri müşteri, talip yoktur. 

15 Gamlı geçen günlerimiz uzadı ve sona ermesi gecikti. 0 günler, mutsuzluk, acılar ve ayrılık ateşi ile arkadaş oldu da, yandı, gitti. 

16 Günler geçip gitti ise varsın geçsin. Gam yeme, onlara de ki "Geçin, gidin., sizin gidişlerinizden bizim korkumuz yoktur... Ey mübarek, ey temiz dost... Sen kal, Sen var ol. 

17 Hakk âşıkları, muhabbet deryasının balıklarıdır. Onlar vuslat suyuna kanmazlar, bu sebeple balıktan başka herkes suya kandı, nasibi olmayanın da günü, uzadıkça uzadı. 

18 Ruhen yükselmemiş, ham kalmış kişi, yetişkin, olgun kişinin halinden anlamaz. Öyleyse sözü kısa kesmek gerekir vesselâm. 

19 Dünya bağını kopar, maddeye olan bağlılıktan kendini kurtar da, hür ol. Ey oğul, ne zamana kadar altının, gümüşün esiri olacaksın? 

20 Rızıklar denizini, bir testiye dökecek olsan, ne kadarını alır? Ancak bir günlük kısmet, bir günlük su. 

21 Harislerin, dünyayı çok sevenlerin göz testileri hiç dolmaz. Sedefte kanaat edici olmayınca içi inci ile dolmaz. 

22 Hâlbuki ilahi aşk yüzünden nefsaniyetten kurtulan, benlik elbisesi yırtılan kimse, hırstan da, ayıptan da, kötülüklerden de tamamıyla temizlenir. 

24 Ey bizim gurur ve kibir hastalığımızın, böbürlenmemizin devası olan aşkımız! Ey bizim hasta gönlümüzün Eflatunu, Calinusu! 

25 Topraktan yapılmış olan bedenimiz, aşk yüzünden göklere yükseldi. Dağ bile çevikleşti oynamaya başladı. 

26 Ey âşık! Aşk Tur Dağı'na can olunca, Tur mest oldu, kendinden geçti, Musa'da düşüp bayıldı. 

27 Ben de, bütün beşeri kirliliklerden kurtulup, beni yaratana ve yaşatana yakın olsaydım da kendimi onda bulsaydım.. Kamil bir insan olarak, ney gibi aşkın söylenmesi gereken bütün sırlarını ve hakikatlerini söylerdim.

28 Fakat kendi dilinden anlayanlardan, kendi dilinden konuşanlardan uzak düşen kimse, yüzlerce dil, yüzlerce nağme bilse, yine dilsiz olur, susar.

29 Gül gidip, gül bahçesinin mevsimi geçince, artık bülbülün başından geçenleri işitmez olursun.

30 Şunu iyi bil ki, kâinatta var olan her şey, Sevgilinin tecellisinden ibarettir, onun yarattıklarıdır. Onun kudretini, yaratma gücünü göstermektedir. Aslında âşık bir perdedir. Var olan, diri olan ancak sevgilidir. Âşık ise bir ölüdür. Var gibi görünen bir yoktur. 

31 Bu hakikati sezemeyen, ilahi aşka meyli, isteği olmayan kimse, kanatsız bir kuş gibidir. Vay onun haline, yazıklar olsun ona... 

32 Aşk, bu sözün, bu gerçeğin söylenmesini, açığa vurulmasını ister, fakat can aynası gammaz olmasında ne yapsın? Gerçeği nasıl göstersin? 

977 İman yolunda, kulluk ve insanlık yolunda yürüyen bir kimse bir nefes ziyan ederse ben kâfirim. 

1514 Yazıklar olsun o diriye ki., ölü ile oturmuş, manen ölmüş, hayatını kaybetmiştir. 

1709 İnsanın hakikatini bilmeyen ve manevi zevkten habersiz olan kişi her zaman mihnete aşıktır. Kalk ta "And olsun ki şehre" ayetinden "İnsan mihnet içinde yaratılmıştır" ayetine kadar oku. (90 Beled Süresinin l-4Ayetleri) 

1711 Bu vah vah demeler, bu sızlanmalar, bu yanıp yakılmalar, ezeli sevginin güzelliğinin hayal edilmesinden ve her şeyde devamlı olarak O'nun zat ve sıfatlarının tecelli nurlarının müşahede kılınmasındandır. Bu görüşe varmak o tür şeyde müşahede etmek zevkine ermek ise, sen seninle oldukça "Beni Göremezsin" ayetinin sırrına ererek, varlıktan ve benlikten ayrılışın bir ifadesidir. (Burada Cenabı Hakk'ın Musa Aleyhisselam için buyurduğu "Len Terani Beni göremezsin" buyruğuna işaret vardır. 

1735 Ben varlığı yoklukta buldum. Onun için varlığı yokluğa feda ettim. 

1740 Kimi "Âşık" görürsen bil ki O Maşuktur. Yani seven kişi ayın zamanda sevgilidir. Çünkü seven kişi bir bakıma âşık ise, bir bakımdan da maşuktur.

1747 Ey gönül, eğer sen neşeyi beladan ayırt edersen, vesvese tarafından param parça edilirsin. 

1748 Murada ermekte, şükür tadı bile olsa, murada erişmemek sevgilinin muradı olunca, vazgeç murattan. 

1787 Çeşitli varlıklarda ki VAHDETI, tecelli birliğini göstermek için, bu "Ben" ile "Biz"i meydana getirdin. 

1788 Böylece benler ve senler, vahdetin zuhuru ile tek can olur ve sonunda; cananın birliğinde yok olurlar. 

1804 İçinde bulunduğumuz hal, bize mahsus, pek az bulunur bir haldir. Bunu inkâr etme, Çünkü akıllı ve bilgili insanlara verilmeyen Hakk'ı idrak etme hali, ancak Hakk âşıklarına lütfedilmiştir. 

1807 Sabah oldu, Ey sabahları hazırlayan ve koruyan Allah'ım, Bize çok hizmeti dokunan Hüsamettin Çelebiden Sen özür dile. 

1833 Tane olursan seni kuşlar devşirirler, yerler. Gonca olursan seni çocuklar koparırlar. 

1834 Taneyi gizle, tamamıyla tuzak ol, tuzaktaki tane gibi görün. Goncanı sakla, kendini damda bitmiş bir ot gibi göster. 

1835 Kim güzelliğini meydana çıkarırsa, şöhret peşinde koşarsa, başına yüzlerce bela gelir, yüzlerce kötü kaza yüz gösterir. 

1836 Kıskançlıklar, öfkeler, kötü gözler tulumlardan boşalan sular gibi meşhur olan kimsenin başına boşalır.

1837 Düşmanları kıskançlıkla onu yaralar, yırtıp parçalarlar. Dostları ise ihtiyaçları yüzünden onun başını ağrıtır durular. 

1867 Nefis çok övülme yüzünden firavunlaştı. Sen alçak gönüllü ol; hor, hakir ol; ululuk taslama. 

1768 Elinden geldikçe kul ol, sultan olma. Top gibi zahmetler çek, mihnetlere katlan, çevgen olma... 

1876 Fakat sen şeytanlaşınca, sende şeytanlık huyu hâkim olunca, hiçbir işe yaramayan şeytan bile senden kaçar.

1889 Aman Ya Rabb'i, her an yokluk aleminden,, varlık alemine katar katar yüz binlerce kervanlar gelir durur. 

1906 Nazlanmak için gül gibi bir yüz sahibi olmak gerek. Böyle bir yüzün yoksa boş yere huysuzluk etme. 

1908 Yusuf gibilerin karşısında nazlanma, güzellik taslama. Yalvarıp yakarmaktan, Yakup gibi Ahh etmekten başka bir şey yapma.

1910 Sende aşk uğrunda kendini öldür de, Hz. İsa'nın nefesi seni diriltsin. Kendisi gibi güzel ve mübarek bir hale getirsin.

1911 Baharlarda hiç taş yeşerir mi? Sende toprak olda senden renk renk güller yetişsin. 

1912 Yıllardır gönüller inciten, kalpler kıran taş oldun; Denemek için bir zaman da toprak ol. 

1928 Eğer velilerin gönül nağmelerinden birazcık söylersem, çürümüş bedenlerdeki canlar, mezarlarından baş kaldırır. 

1934 Allah'ın sesi ister perde ardından gelsin, ister perdesiz gelsin... Kamil insanın gönlüne, Hz. Meryem' in yakasından üflemek suretiyle verilmiş feyzi Ihsan eder. (Şura S.A. 51, Meryem S. A. 16-21) 

1936 0 ses bir Allah kulunun ağzından çıktı ama aslında o ses, kesin olarak padişahlar padişahının sesidir. 

1940 Cenabı Hakk has kullarına "Ey Kamil İnsan, kulluğun yüzünden bazen sana, "BEN" diye hitap ederim. Bazen de, senin yaratıcın olduğum, sende ilahi nevha bulduğum için sana "BEN" diye seslenirim. Her ne dersem diyeyim, Ben, bütün kâinatı aydınlatan "Vahdet Güneşiyim" diye buyurdu. 

1943 Cenabı Hakk, Hz. Âdeme, kendi esma sıfatlarını bizzat gösterdi ve bildirdi. Başkalarına ise, O esmayı Âdem vasıtasıyla açığa vurdu. 

1944 Allah'ın nurunu ister Allah'tan al, ister Kamil insandan, Aşk şarabını, ister küpten iç, ister testiden. 

1946 Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimiz, "Benim yüzümü görenler, beni görmüş olanları görenler ne mutlu kişilerdir." Diye buyurmuştur. 

1947 Bir mumdan yakılan mumu gören, gerçektende asıl mumu görmüş olur. 

1948 Böylece o mumun ışığı, yüz muma nakledilse, o mumdan yüzlerce mum yakılsa sonuncu mumun aydınlığını gören bile asıl ilk mumu görmüş olur. 

1949 İstersen, aradığın hidayet mumunu, son mumdan al; istersen bizzat O'ndan, can mumundan al, arasında hiçbir fark yoktur.

1950 İstersen son mumun nurunu gör, ondan feyiz al, istersen gelip geçmiş velilerin mumlarından manen aydınlan, nurlan. 

1955 İnsanlarda ayıplardan başka hiçbir şey göremeyene ayıplar olsun. Gayb âleminden gelen temiz ruh, aynı yerden gelen kardeşlerde nasıl olurda ayıp görür? 

1996 Ayıp, hiç bir şey bilmeyen kişiye göre ayıptır. Fakat her şeyi hoş gören, olduğu gibi kabul eden, Cenabı Hakk'a karşı ayıp değildir. 

1997 Bize göre "Kâfirlik" afettir, ama Hakk'a göre ondan bir hikmet vardır. 

1998 Birisinde yüzlerce faziletle beraber, birde ayıp bulunsa, o ayıp, armudun sapı, üzümün çöpü gibi kınanmaz bir ayıptır. 

1999 Terazide her ikisini de beraber tartarlar, çünkü sapla yahut çöple meyve, beden ile can gibi bir binen ile uyuşmuşlar, birbirlerinden hoşlanmaktadırlar. 

2199 Hz. Ömer Çalgıcı'ya dedi ki,"Senin bu ağlayıp sızlayışın senin kendinde oluşunun, ayıklığının belirtisidir.

2200 Allah'ın aşkında fani olmuş, kendinden geçmiş, aklını yitirmiş bir kimsenin yolu bir başka yoldur. Bu sebepledir ki, kendinde olmak, aklı başında bulunmak bir günah sayılmıştır. 

2201 Kendinde olmak, aklı başında bulunmak, yıkılıp giden geçmiş zamanları aramak demektir. Aslında geçmişi aramakta, gelecekten korkmakta Allah'a karşı bir perdedir. 

2202 Her ikisini de, geçmiş zamanı da gelecek zamanı da ateşe at, yak. Bu ikisi yüzünden ne zamana kadar ney gibi düğümlü kalacaksın? 

2203 Sen benliğe kapılıp, kendi etrafında döndükçe, kendini tavaf eder sayılırsın. Böylece sen, kendi kendini tavaf etmekle, dinden dönmüş bir kâfirsin. Bu halde nasıl olur da sen Kâbe'ye varmış sayılırsın? Sen kendindesin, sen kendinden kurtulmadın.

2204 Hem Allah evine gelmek, hem kendi benliği etrafında dönmek, kendini tavaf etmek olur mu? 

2205 Senin haberlerin ve bilgin, o haberleri verenden habersizdir. Sen bilgileri, haberleri kendinin zannediyorsun. Bu benliğe kapılıyor, şirke düşüyorsun. Senin tövben de günahından beterdir. Çünkü sen, tövbe etmekle, kendinde bir varlık buluyor, sanki senin elinde imiş gibi, bu işi bir daha yapmayacağım diye şirke düşüyorsun. Böylece de bir türlü kendinden geçmiyor, kendini terk etmiyorsun, benlikten varlıktan kurtulamıyorsun. 

2206 Ey geçmiş günahlarına tövbe etmeye kalkışan kişi, sen şu tövbe etmekten ne zaman tövbe edeceksin? 

2036 Gayb Alemi'nin ahvali, yalnız Hakk'ın has kullarına malumdur. Onlardan başkaları "Ölümden sonra dirilişten" şüphe ederler. 

2046 Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki "Ey ashabım, ey benim dostlarım, sakın, ilkbahar serinliğinden ürkerek bedenlerinizi örtmeyiniz." 

2047 Çünkü ilkbahar rüzgârı, ağaçlara yaptığı tesiri bedenlerinize de, canlarınıza da yapar.

2048 Fakat son bahar soğuğundan kaçının, çünkü son bahar soğuğu, üzüm bağlarına yaptığını size de yapar. 

2051 Bu hadiste buyrulan, Son Bahar "NEFİSTİR", nefsin istediğidir. Akıl ile can da, ilkbaharın ta kendisidir, sonsuzluktur.

2052 Şu halde, hadisin manası şöyle yorumlanır. Velilerin pak temiz nefesi, bahar gibidir. Yaprakların, filizlenin hayatıdır. 

2227 Yardım etme, verme durumu, verme durumu müsait olan nice kişiler vardır ki, onların layık olmayanlara vermemeleri, vermelerinden daha hayırlıdır. Sende bu yüzden Allah'ın verdiği malı, ancak Allah'ın emrine göre harca. 

2239 Ekin ekenin ambarı boşalır ama bu işin iyiliği tarlada belli olur. 

2433 Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki, "Kadın akıllı kişilere ve gönül ehline fazlasıyla galip olur." 

2434 Cahil kişilerde kadına galip gelirler. Çünkü onlar pek sert, pek kaba kişilerdir.

2437 Kadın sadece bir sevgili değildir, Kadın Hakk'ın ışığıdır, nurudur. Sanki o mahlûk değil de halıktır. 

2516 Salih kişinin ruhu afetlere uğramaz. Deve yaralanabilir, ölebilir fakat salihin özüne, ruhuna bir şey olmaz. 

2517 Böyle bir ruha sahip olanlara kimse üstün gelemez. Gelse bile. Sedefe kabuğa gelirde öze inciye gelemez. 

2520 İnsanı inciten kişinin, Allah'ı incittiğinden haberi yoktur. 0 bilmiyor ki, bu küpün suyu, Hakk ırmağının suyu ile birleşmiştir. 

2522 Sende bir velinin beden devesine kul köle kesil de, Salih Peygamberin ruhu ile kapı yoldaşı ol.

2532 Devenin yavrusu nedir? Salih Peygamberin gönlü nedir. İhsanlarda bulunun, iyilikler ediniz de onun gönlünü ele alın.

2533 Eğer onun gönlü alınır, hatırı hoş edilirse, azaptan kurtulursunuz. Yoksa ümitsizliğe düşersiniz de ellerinizi kollarınızı ısırır durursunuz.

2750 Şu halde, yoksullar Hakk'ın cömertlik aynalarıdır. Hakk ile Hakk olanlar, yani Hakk'ta fani olanlar, varlıktan tamamıyla geçen gerçek yoksullar; Hakk mana yoksulları ise, ilahi cömertliğin kendisi olmuşlardır. Hakk gibi tamamıyla cömert kesilmişlerdir.

2751 Varlığı olmayanlarla, varlıktan geçenlerden başkaları, aslında ölüdürler. Bu çeşit adam, Hakk kapısında değildir, kapı perdesinin üstündeki nakıştan suretten ibarettir. 

2953 Sen bir an gaflete düşerde, nefis eşeğinin yularını bırakacak olursan, o çayırlığa yol alır gider. 

2956 Eğer sen yolun doğrusunu bilmiyorsan, üstüne bindiğin eşek (Nefis) neyi isterse, sen onun aksini yap. Zaten kurtuluş yolu, nefis eşeğinin gitmediği yoldur... 

3003 Varlıktan kurtulmuş olanlara, gökyüzü de secde eder. Güneşte ayda. 

3004 Kimin bedenindeki kalk nefis öldü ise, güneşte onun buyruğuna girer, ayda. 

3005 Gönlünde ilahi aşk ateşini uyandıran ve çevresini aydınlatmayı öğrenen kişiyi, artık güneş bile yakamaz. 

3007 Küll'e doğru varan, küll'e ulaşan, cüz'ün bütün dikenleri birer gül olur. 

3008 Cenabı Hakk'ı yüceltmek, ta'zim etmek nasıl olur? Kendini hor, hakir bilmek ki, kendini toprak gibi ayakaltında çiğnetmeye layık görmekle olur. 

3009 Tevhid, Allah'ı bilmek nedir? Kendini Vahid'in, Bir'in önünde yakıp yok etmektir.

3011 Bakın kimyada eritir gibi, varlığını, sana o varlığı verenin varlığında erit, yok et. 

3012 Sen sıkı sıkıya "Ben" ve "Biz"e yapışmışsın. Yokluğa ve birliğe ulaşamamışın, karşılaştığın bütün bozuk düzen işler, bütün bu perişanlıklar, bu yıkıntılar hep bu ikilikten meydana gelmektedir. 

3052 Allah'ın zatından başka her şey fanidir. Mademki O'nun zatında yok olmamışsın, artık varlık arama. 

3053 Kim bizim zatımızda, hakikatımız da yok olursa, "Yok olmaktan kurtulur, beka bulur. 

3062 Sevgili içerden; "Kapıyı çalan kimdir" diye bağırdı. Adam "Ey gönlümü almış olan! "Kapıdaki de sensin" cevabını verdi.

3063 Sevgilisi "Mademki şimdi 'sen''ben'sin ey 'Ben''Ben'den ibaret olan; içeri gir. Bu ev dardır. Bu evde iki 'Ben'i alacak yer yoktur. (Ha. Cabir'in Hz. Peygamberimizi ziyaret etmesi olayı anlatılmaktadır. 

3099 Sen eğer birliği, o birlik alemini istiyorsan, o duyguları iyi kullan da, kesret aleminden kurtul., vahdet alemi (=Birlik Alemi) yönüne gel. 

Nuh Aleyhisselam "Benimle uğraşmayın, Allah ile uğraşmış olursunuz.; Çünkü, şu benim görünen varlığım Hakk'a perde olmuştur" buyurmaktadır. 

3124 Nuh Aleyhisselam dedi ki "Ey benim sözümü dinlemeyenler, ey baş çekenler, ben, ben değilim, ben nefsanî candan öldüm, benlikten kurtuldum, canan ile dirildim, canan ile yaşamaktayım". 

3125 Ben her insanda bulunan, aşağı duygulardan, beşeri hislerden kurtulduğum, Hakk'ın varlığında yok olduğum içindir ki, Cenabı Hakk "Gören Gözüm, işiten Kulağını ve anlayışım" olmuştur. 

3126 Çünkü; ben artık ben değilim; bu ses, bu nefes "HU" dan yani Allah'tandır. Bu sözün karşısında, söz söyleyen, inkârda bulunan kâfirdir. 

3127 Hz. Nuh'ta, Cenabı Hakk'ın kudret eli bulunmasaydı, şirk âlemini bir tufan ile nasıl karma karışık ve alt-üst edebilirdi? 

3145 Suretten, şekilden geçip gönlünü dünya sevgisinden ve kötü huylarından arıtan kişi, gayb suretlerine gizli şeylere ayna olur. 

3154 Onlar, gönül aynasında, hiç görülmemiş, dokunulmamış şekiller hayaller belirsin diye, gönüllerini zikirle ve tefekkürle cilalamışlardır. 

3159 Misafir Hz. Yusuf'a, kardeşlerinin ettikleri cefaları, hasetleri hatırlattı. Yusuf(a.s) da o haset bir zincirdi, bizde aslandık bu yüzden bizim boynumuza takılmıştı. 

3160 Aslana zincir vurulmaktan utanç gelmez, 0 tecelli ilahi bir kaza idi. Biz Hakk'ın kazasından şikâyet etmeyiz.

3162 Misafir, 'Kuyuda zindan da halin nice idi?" diye sordu. Yusuf(a.s) "Ayın aksilip hilal haline gelmesi gibi idim. "cevabını verdi. 

3194 Bir tane büyüklüğünde ki altın kırıntısını, bir madene, bir damlayı bir denize armağan olarak nasıl götürürüm? Diye düşündüm. 

3197 Ey güneş gibi gök yüzünün nuru olan Yusuf, sana gönül nurundan bir ayna getirdim ki,o aynaya baktıkça kendi güzel yüzünü göresin ve kendinde bulunan güzelliği görerek hayran olasın. 

3199 Ey gözümün nuru, sana ayna getirdim ki, ona baktıkça ve güzel yüzümü gördükçe beni hatırlayasın..

3201 Varlığın aynası nedir? Varlığın aynası yokluktur. Ey Hakk aşıkı! Eğer ahmak değil isen, Hakk'ı huzuruna yokluk götür. 

3202 Dostların yanına eli boş gelmek, değirmene buğdaysız girmeye benzer. 

3203 Cenabı Hakk, mahşer gününde halka! Kıyamet günü için ne armağan getirdiniz? Diye soracak. 

3204 "Sizi ilk yarattığımızda olduğu gibi eli boş, azıksız olarak, tek başınıza muhtaç bir halde diye" buyuracak. (En'am S. A 94) 

3205 "Haydi, söyleyin kıyamet günü için armağan olarak ne getirdiniz? 

3175 Yoksa sizde dünyadan ahirete dönmek ve Allah'ın huzuruna çıkmak ümidi yok mu idi? Kur'an 'ın kıyamet hakkındaki ayeti size boş mu görünmüştü? 

3176 Kıyamet gününü inkâr etmiyorsan, 0 dostun kapısına böyle eli boş olarak nasıl ayak atıyorsun? 

3177 Azıcık olsun uykuyu, yemeyi, içmeyi bırak ta Hak'la buluşacağım zaman için bir armağan hazırla. 

3178 Ey Hakk aşıkı, geceleri az uyuyanlardan, seher vakitleri günahlarının bağışlanmasını isteyenlerden ol. 

3180 Ana rahmindeki çocuk gibi azıcık oyna, kımılda da sana nur gören duygular bağışlansın. 

3181 Ana rahmine benzeyen şu sıkıntılı kasvetli kederlerle dolu dünyadan dışarı çıkarsan, yeryüzünden daha geniş, daha ferah bir âleme çıkmış olursun. 

3182 "Allah'ın Yarattığı yeryüzü geniştir. Kulluk ibadet edilecek yerleri çoktur" demişlerdir ya, işte o geniş yer Peygamberlerin gitmiş oldukları yerdir. Mana âlemidir. 

3183 O geniş sahada, gönül daralamaz. Yaş ağacın dalı orada kurumaz. 

3184 Ey Hakk yolcusu, sen şimdi duyguların yükü altında ezilmektesin. Bu yüzdendir ki yorgunsun, bitkinsin, zayıfsın, düşecek gibisin. 

3186 Biz gafiller, ancak uykuya dalarak duygularımızın etkisinden kurtulurken, veliler uyanık iken de duygularının etkisinden kurtulmuşlardır. Bu yüzdendir ki, biz üzeri perişan eden olaylar onları hiçbir zaman üzmez. Onlar hiçbir zaman korkmazlar, mahzun olmazlar. 

3187 Ey inatçı kişi, veliler "Ashabı kehf" tir. Onlar ayakta da dönüp dolaşırken de uykudadırlar. 

3188 Cenabı Hakk onları, kendilerinin haberi olmadan, durmadan sağa sola çevirir. İşe güce sokar. (Kehf S. A. 18) 

3189 Sağ yana çevirmek nedir? İbadetler, iyilikler, güzellikler, hayırlı işlerdir. Sola çevirmek ise, yemek içmek ve bedene ait işlerdir. 

3190 Bu iki çeşit iş, peygamberlerde de kendilerinin haberi olmadan, sesin dağa çarparak geri gelmesi gibi meydana gelir. 

3191 Dağ, hayır olsun şer olsun; senin sesini sana geri gönderir. Ama dağın bu iki sesten de haberi yoktur.

3226 Ben hangi makamda, hangi mertebede olursa olsun, kendini hakikat sofrasına ulaşmamış ve Allah'a yakınlık nimetine ermemiş gören kişinin kuluyum kölesiyim.

3261 Kardeşim, Hakk'a yakınlık, sonu olmayan bir dergâhtır. Böyle olduğu için, hangi makama, hangi mertebeye varırsan sakın durma, Allah aşkı ile ilerle. 

3430 İlahi aşk şarabıyla mest olmuş kişilerden başka, bütün halk çocuktur. Nefsin isteklerinden kurtulandan gayri erkeklik çağına girmiş, ergin kimse yoktur. 

3445 Vehminizi, duygunuzu, düşüncenizi, anlayışınızı çocukların kamıştan atı gibi bilin. 

3446 Gönül ehlinin bilgileri, kendilerini taşır; beden ehlinin bilgileri ise, kendilerine yük olur. 

3447 Gönüle aks eden, gönülü nurlandıran biri insana yar olur, yararlı olur. Fakat bedene vuran bedende kalan bilgi sahibine yük olur. 

3448 Çünkü cenabı Hakk "Din kitabını taşıyıp ta O'nunla amel etmeyenler, kitap taşıyan eşeğe benzer" diye buyurdu. (Cuma S. A. 5)Hakikati bildirmeyen, Hakk'tan olmayan bilgi insana yük olur.

3449 Cenabı Hakk'tan vasıtasız olarak ilham yolu ile gelmeyen bilgi, gelin süsleyen kadının ona sürdüğü renk gibi durmaz uçar gider.

3450 Fakat, çalışarak elde ettiğin bu bilgi yükünü, iyi taşırsan ve öğrendiğini yaşarsan, etrafına yararlı olursun.; Yükünü alırlar, sana manevi zevkler, boşluk bağışlarlar. 

3451 Aklını başına al da, bu bilgi yükünü şöhret için, dünyalık için, nefsanî arzular için taşıma, taşımada gönlündeki ilahi bilgi hazinesini gör. 

3452 Böylece, bilginin rahvan atına bindikten sonra sırtındaki yük düşer gider. 

3453 Ey "O"nu bulmadan sadece "O"nun adını yeterli bulan kişi "HU" kadehinden içmeden nasıl olurda benlik arzularından kurtulabilirsin? 

3454 İsim ve sıfattan ne doğar? Ancak hayal. O'nun hayalide ulaşmaya buluşmaya kılavuz olur. 

3458 Eğer, addan, harften öteye geçmek istersen, kendini kendinden çıkar, kendini tertemiz arıt, kendi nefsinden tamamıyla kurtul. 

3460 Kendini, kendi kötü huylarından, nefsani isteklerinden kurtar, temizle de, saf temiz gerçek varlığını, lekesiz, zatını, ilahi özünü gör. 0 vakit kitapsız, yardımcısız hocaya başvurmadan, peygamberlerin bilgilerini gönlünde görebilirsin. 

3461 Resulullah Efendimiz "Ümmetimden öyle kişiler vardır ki, benimle aynı yaratılıştadır, aynı himmettedir" diye buyurdu. 

3462 "Ben onları hangi nurla görüyorsam, onlarda beni aynı nurla görürler." 

3463 Buhari ve Müslim'in kitaplarındaki hadisler ve onları rivayet edenler olmaksızın BUNLAR, Uz. Peygamberi, Ab-ı Hayat kaynağı olan gönüllerinde görürler. 

3464 "Kürt olarak akşamladık" sözün sırrını bil, "Arap olarak sabahladık" sırrını oku. 

3499 Allah'ın gerçeklik durağında oturup orayı yurt edinenlerin yerleri,arştan da, ferşten de, kürsiden de yücedir. (Kamer 5. A. 54,55) 

3503 Mızrağın ucu kalkanı nasıl deler geçerse, mende gündüzlerden gecelerden öyle geçtim. Onlara ve onlarda geçen hadiselere bağlanıp kalmadım. (Hz. Zed'in SÖZÜ) 

3504 Bu yüzden gecesi- gündüzü olmayan öyle bir âleme, (Ehadiyet Alemine) ulaştım ki, orada bütün şeriatlar, bütün dinler birdir. Bir saat ile yüz binlerce yıllar birdir. 

3544 "Kendine gel Ey Zeyd" diye buyurdu "Atın gemi azıya aldı dizginleri çek""Allah gerçeği söylemekten çekinmez''ayeti tecelli etti de sakınma ortadan kalktı. (Ahzap S. Ayet 53.)

3570 Gönül dilerse, el parmakları ile hesap yapar yahut o parmaklarla kitap yazar 

3571 Dikkat ediniz, bütün bu işleri yapan hünerli el, içte bulunan gizli bir elin emrindedir. 0 gizli el, bedenimizin şu görünen elini maşa gibi kullanarak, bu işleri yapmaktadır. 

3572 Eğer gizli el isterse, şu görünen el, düşmana karşı yılan gibi öldürücü olur. Yine gönül isterse o el bir dosta karşı yardımda bulunur. 

3573 Acaba gönül bizde bulunan bu beş duyguya neler söylüyor, onlarla aralarında ne de gizli akıl almaz bir anlaşma, ne şaşılacak bir buluşma var. 

3601 Kireç taşı ateşle yumuşatıldığı gibi, kâfirlerde cehennem ateşi ile cezalandırılır. 

3602 Biz o taş gibi kalbe, kaç kere yumuşak yumuşak sözler söyledik ama öğüt kabul etmedi. 

3603 Kötü sözler ve çirkin işler, kötü kimseler içindir. (Nur S. A 26) Ayeti, tanı hikmeti, hakikati beyan buyurmaktadır. Çirkinin çirkine eş olması yaraşır. 

3605 Öyle isen, sende hangi işi istiyorsan ona git, onda yok ol, onun şekline, onun huylarına bürün, onunla aynı ol. 

3606 Nur istiyorsan, gönül aynanı kirden, pastan temizle de nur al, nurlanmaya çalış. Hakk'tan uzaklaşmak istiyorsan, kendini gör, kendini sev, Hakk'tan uzak düş. 

3607 Yok, eğer şu yıkık zindandan, benlik gururundan kurtulmak istersen, dosttan baş çevirme, Allah'a secde et de, O'na yaklaş. 

3640 Allah'a iman ve ibadet ancak şimdi makbuldür, ölümden sonra gayb âlemi bütün güzelliği ile meydana çıkınca; "Şimdi inandım" demek manasızdır. 

3643 Güneşin varlığına şahit yine güneştir. Allah'ın varlığının yine en büyük şahidi, yine Allah'tır. 

3644 Hayır, söyleyeceğim, çünkü Kuran'ı Kerim de, Allah'ın şahit oluşuna hem bilginlerin, hem meleklerin şahitlikleri beraberce alınmıştır. (Ali İmran S. A 18) 

3645 "Allah'tan başka sonsuz, daim ve baki olan yoktur. "diye Allah, melekler ve Ledün ilmi'ni bilen bilginler şahadet eder. (Ali Imran S. Ayet 18) 

3648 Gökyüzünde nur saçan, kâinata hayat dağıtan hakikat güneşine şahitlikte, Hakk'ın gökyüzü dostları ve hizmetçileri olan melekleri de bizimle dost bil. 

3567 Eğer herkesin gözünde doğrudan doğruya güneşten nur alacak güç ve görme kabiliyeti olsaydı, 

3568 İnsanlar güneşi bırakıp ta, güneşten nur edinerek bize ulaştıran ve güneşin nuruna şahitlik eden aya ve yıldıza hiç bakar mı idi? 

3664 Ey hasta kişi, manevi hastalıktan kurtulunca, beşeri sıfatları bırak, ruhani sıfatlan benimse. 

3665 Şunu iyi bil ki, gönül tahtı, nefis isek1erinden, şehvet duygularından arınınca, artık "Rahman arşa hakimdir, dilediği gibi hükmeder."ayetinin sırrı meydana çıkarda, ilahi tecelli kendini gösterir. (Ta-Ha S., Ayet 5) 

3666 Bundan sonra Cenabı Hakk, gönüle vasıtasız hükmeder, çünkü gönül, bu manevi bağlantıyı elde etmiştir. 

3693 Ölüm gibi ağır olan uyku, (gaflet), haram lokma (günah), bir binen ile sıkı dost oldular da, ev sahibini uyuttular. Gece hırsızı (Şeytanda) bu halden yararlandı. Gönül evine girdi, işe girişti. 

3815 Şehvete kul olan, köle olan kimse, Allah'ın indinde, kölelerden, çalınıp satılan esirlerden, daha değersizdir. 

3816 Çünkü harp esiri yahut satın alınmış bir köle, efendisinin bir sözü ile kölelikten çıkar, hür olur. Hâlbuki şehvet esiri olan bir kişi, tatlı yaşar fakat çok acılar çekerek ölür. 

3718 Allah'ın Ihsan ettiği malı nefsine uymuş kötü kişilere vermek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermek gibidir. 

3719 Din ehlini., kin ehlinden ayır, Allah'a dost olanı ara bul; onunla düş kalk.

3796 Ben bir dağım, benim varlığım O'nun binasıdır. Beni O yaratmıştır. Saman çöpü olsam bile, beni kımıldatan, uçuran O'nun rüzgârıdır. 

3810 Halka bundan fazlasını söylemek doğru değildir. Çünkü deniz bir ırmağın yatağına sığmaz. 

3829 Ey muhteşem pehlivan, artık sen bensin, bende senim. Sen Ali oldun, ben Ali'yi nasıl öldürebilirim? 

3976 Yapacağım savaşın yarısı Allah'ın rızası için, yarısı da öfkem zoru ile nefsim için, intikam almak için olacaktı. Hâlbuki Allah'a ait işlerde ortaklık uygun değildir. 

3977 Allah'ın yarattığını yine Allah'ın emri ile kır dök, "Dostun camına, dostun taştı at" demişlerdir.

3853 Sen Hakk'ın aletisin, işi yapanda Hakk'ın eli. Hakk'ın aletini nasıl kınaya bilirim? Ona nasıl karşı gelebilirim? 

3854 İbni Mülcam "Öyleyse kısas niçin gerekiyor" diye sordu. Hz. Ali'de O da Hak'tandır, o da Hakk'ın gizli bir sırrıdır. Diye cevap verdi.

3856 Kendi işine itiraz etmesi, kendi takdirine karşı gelmesi, ancak O'na yakışır., kendi takdirine vasıta olan katili kısasla öldürmekte O'nun takdiridir. Kahırda, lütuf da birdir.

3960 Atlı, atını koşturunca yerden toz kaldırır. Sen Allah adamının sembolü olan atlıyı görmüyorsun da, kaldırdığı tozu, Allah adamı sanıyorsun. 

3961 İbliste tozu toprağı gördü de, "Topraktan yaratılan adam, benim gibi ateşten yaratılana nasıl üstün olabilir?" dedi.

3962 Sen nebileri, velileri; o aziz varlıkları her hangi bir insan gibi gördükçe, bilmiş ol ki senin bu görüşün, sana şeytanın mirasıdır. 

3963 Ey inatçı gafil, eğer sen İblis'in Oğlu olmasaydın, sana o köpeğin mirası kalır mıydı? 

3965 Dünya aslanı av arar, rızık arar. Allah aslanı ise hürriyet arar, ölüm arar. 

3876 Hakk'ın bu Ledün Şerbetini, ancak nefis savaşında şehit olanlar içer, her kesilen boğaz içmez. Bu şerbeti içmek için Lâ'dan yani inkârdan kurtulmak, "Bela' da tasdik ve insanda yok olmak gerekir.

3877 Ey himmeti kıt beceriksiz, sakat kişi, ne vakte kadar yalnız ekmekle besleneceksin? Ruhani gıdalardan, ilahi zevklerden habersiz yaşayacaksın? 

3906 Çünkü daha dünyada iken sevgiliye ulaşamayan canın gönül gözü kördür. Ve kendi kendine karanlıklar içinde kalmıştır. 

3907 Sen vuslata yol vermedikten sonra cam çıkmış gitmiş bil. Sen yaşayan cam ölü say.

3918 Hepimizde "Nefsim, Nefsim" deyip durmakta, hepimizde yalnız kendimizi düşünmekteyiz. Allah'ım sen bize lütufta bulunmazsan hepimizde azıtırız, şeytanlaşırız. 

3990 Yazıklar olsun ki, bir İki lokma yemek fazla yemek yendi de bu yüzden düşüncenin coşkunluğu dondu kaldı.

Tasavvufi Sözler

  • Ey altın sırmalarla süslü elbiseler giymeye, kemer takmaya alışmış kişi, sonunda sana da dikişisiz elbise giydirecekler...

    Hz. Mevlana Celaleddin Rum'i
  • Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer. İçtikçe susarlar, susadıkça içerler...

    Hz. Muhyiddin Arabi
  • Ey ademoğlu; Ey insanoğlu, bizi yaratan Allah`ın emirlerini tutmak mecburiyetindeyiz. Çok nazikâne dikkat edelim.

    Hz. Hacı Ahmet Kayhan Dede
  • Tasavvuf, Hakk'ın, seni senden öldürmesi ve seni kendisiyle diriltmesidir.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Sen insana ulaşmadan Allah'ı nasıl arıyorsun?

    Muhammed İkbal
  • Allahım! İnsanlar seni verdiğin nimetler yüzünden severler; bense seni verdiğin belalar yüzünden severim.

    Hallac-ı Mansur
  • Aşka delilik diyen insan, hayatın sırrına ebediyen bigane kalsın.

    Muhammed İkbal
  • Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım, başım göğe değerdi.

    İmam-ı Azam
  • Bir gün nefsime dedim: gel seninle Rabbime gidelim. gelmedi. Ben de tek başına yürüdüm, gittim.

    Beyazıd-ı Bestâmi
  • Allah' ı bilenler ise, ruhun beynin özü ve hakikatı olan Hak' tan geldiğini müşahade ettiler.

    Ahmed Hulûsi
  • Allah sizin kalıbınıza ve suretinize değil, kalbinizin temizliğine bakar.

    Hz. Muhammed (s.a.v)
  • Bir insanda görülen ameller ve takvadan başka, bir de onun cevher gibi güzel olan gizli amel ve takvası vardır. Bakış gücü olmayanların nazarları, görünen amellerdir. Halbuki biz onlara bakmıyoruz. Biz insanın içine, içindeki sırra bakıyoruz.

    Şeyh Hariri
  • Bir kimse kendi hakikatine arif olursa, hiçbir itikat ile kayıtlı olmaz.

    Muhiddin Arabi
  • Bütün maşuktur, aşık perdedir. Diri maşuktur, aşık ölüdür.

    Hz. Mevlâna
  • Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder.

    Gazâli
  • Eğer bir müminin kalbini kırarsan Hakk'a eylediğin secde değildir.

    Yunus Emre
  • Ey birader, sen ancak bir düşünceden ve fikirden ibaretsin. Üst tarafın kemik ve A'sab sinir ve adalât (kas) ve elyaftan (insan ve hayvanda adaleleri meydana getiren ince lifler) ibarettir.

    Hz. Mevlana
  • Hakikât yolu, aranmakla bulunmaz. Ama Bulanlar ancak arayanlardır.

    Beyazıd-ı Bestâmi
  • Hakikatte Arş ve Beytullâh, Allah'ı bilen arifin kalbidir.

    Muhyiddin Arabi
  • Hakkın Rahmeti bizim günahlarımızdan büyüktür.

    Muhyiddin Arabi
  • Her kişinin iki resülü vardır. Biri zahir, diğeri batın. Zahir dildir, Batın gönüldür. Dil Muhammed'e, gönül Cebrail'e benzer.

    Hacı Bektaş-ı Veli
  • Her şey maşuktur , aşık bir perdedir. Yaşayan maşuktur , aşık bir ölüdür.

    Hz. Mevlâna
  • İnd-i Sânî'de, bütün mahlûk TEK bir NOKTADIR; Kâinâtın cümlesi bu, NOKTA da bir NÜKTEDİR!

    Ken'ân Rifâî
  • İstesem sırf fatiha suresinin tefsiriyle yetmiş beygiri yüklerim.

    Hz. Ali
  • Kendimi arıyorum, gören varmı?

    Erzurumlu İbrahim Hakkı
  • Kerem, dünyayı ona muhtac olana vermen ve kendisine muhtac olduğun Allah'a yönelmendir.

    Ebu Hafs
  • Kimde sevgi varsa, Allah'ın varlığı ondadır.

    Hz. Mevlâna
  • Kimi aşık görürsen, onu maşuk bil. Zira o aşka nisbetle hem aşıktır, hem de maşuktur.

    Hz. Mevlâna
  • Kur'an insanlara pek çok şeyi sembollerle anlatırken; tasavvuf ise baştan sona, serâpa sembol ve mecazdır.

    Ahmed Hulûsi
  • Maddi hayata meyledenler için hayat deniz suyu içmeye benzer, içtikçe susarlar, susadıkça içerler.

    Muhiddin Arabi
  • Musibetin sevabına talip olmaklığın, musibeti çekmekte iken de varsa, zahidsin.

    Hz.Muhammed (s.a.v)
  • Nazar ve nefes az kaldı kaderi geçecekti. Nefes ve nazardan Allah'a sığının.

    Hz.Muhammed (s.a.v)
  • Nokta, tüm çizgilerin esasıdır.

    Hallac-ı Mansur
  • Okunacak en büyük kitap insandır.

    Haci Bektasi Veli
  • Ölüm, yaradılmışın Yaradan'a kavuşmasıdır,Şeb-i arus'dur.

    Hz. Mevlâna
  • Sevgin yoksa, dost arama.

    Şeyh Sâdi
  • Algılanan varlığın, Hakkın vücudu olduğunu müşahade, vahdet-i vücud'dur.

    Ahmed Hulûsi
  • Tasavvuf zamanı en uygun bir şekilde değerlendirmekten ibarettir.

    Ebu Siad-i Ebu'l Hayr
  • Tasavvuf, Allah ile olan muamelenin saflığıdır. Bunun aslı da dünyadan yüz çevirmedir.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Tasavvuf, bila-alaka (hiçbir bağ olmadan) tamamiyle Allah ile olmandır.

    Cüneyd-i Bağdadi
  • Vücudun, ilmi ilahide, ilimden ibaret olduğunu müşahade, vahdet-i şuhud'dur.

    Ahmed Hulusi

Hakkı Dedemizin Bütün Derslerine ulaşmak için tıklayınız...

Misafirhanemiz

Dervish Guest House

Site Kullanım Sayacı