Hz. Zülkarneyn'in peygamber mi, veli mi olduğu tam belli değildir. Kur'an-ı Kerim'de doğuya ve batıya düzenlediği seferleri zikredilmiştir. Asıl isminin İskender olup düzenlediği seferlerden dolayı İskender-i Zülkarneyn namıyla anılmıştır. Kur'an-ı Kerim'de : « (Resulüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım » buyrulmuştur. Ayette değinilen konu, rivayet edildiğine göre, bir gün Yahudilerin Mekke'ye gelip Peygamberimizin Tevrat'ta bildirilen son peygamberin olup olmadığını öğrenmek istemeleri'dir. Bunun için de Peygamberimize bir soru sormuşlardır. Başka bir rivayete göre ise bu soruyu Mekke müşrikleri sormuştur. Yahudilerin: " Sen bize hep bizden öğrendiğin Musa, İbrahim ve Âdem'den haber veriyorsun. Tevrat'ta tek bir yerde bildirilen bir peygamber'den bildir" demeleri üzerine Peygamberimiz : « Bu kişi Zülkarneyn'edir» buyurmuş ve bu ayet inmiştir. İbrahim aleyhisselam zamanında yasayan Zülkarneyn aleyhisselam onunla birlikte haccetti, elini öpüp duasını aldı. Teyzesinin oğlu olan Hz. Hızır'ı ordusuna kumandan tayin etti. Bir kavmin isteği üzerine Ye'cûc ve Me'cûc kavminin insanlara zarar vermemeleri için taş ve demir'den bir set yaptı ve böylece Ye'cûc ve Me'cûc'un hapsetti. Bir rivayete göre bu dilekte bulunan kavim Türkler imiş. Bu set şimdiki Çin Seddi değildir. Ye'cûc ve Me'cûc kavimleri bu Seddi kıyamete yakın delecekler (2. noktaya bakiniz). Hz. Zülkarneyn Asya ve Avrupa kıtalarına hâkim oldu. Her tarafa Allah'ın emirlerini yayıp, kâfirlerle savaşıp, mü'minlere güzel muâmelede bulundu. Medine ile Şam arasında, Şam'a beş günlük bir mesafedeki Dûmet-ül Cendel denilen yerde vefat etti. Mekke'de veya yine o civarda Tehâme dağında defnedildi. İskender isimli olduğu için tarihte geçen İskender isimli birçok hükümdarın Hz. Zülkarneyn'in olduğu itiraf edilmiştir. Bediüzzaman bu konu hakkında mâlumat vermektedir : « Ehl-i tahkikin beyanına göre, hem Zülkarneyn unvanının işaretiyle, Yemen padişahlarından Zülyezen gibi 'zü' kelimesiyle başlayan isimleri bulunduğundan bu Zülkarneyn, İskender-i Rumi değildir. Belki Yemen padişahlarından birisidir ki, Hazret-i İbrahim'in zamanında bulunmuş ve Hazret-i Hızır'dan ders almış. İskender-i Rumi ise, milattan takriben üç yüz sene evvel gelmiş, Aristo'dan ders almış. Tarih-i beşeri, muntazaman surette üç bin seneye kadar gidiyor. Bu nâkış ve kısa târih nazarı, Hazret-i İbrahim'in zamanından evvel doğru olarak hükmedemiyor».
Peygamberimiz (S.A.V.) buyurmuştur ki : « İsmini duyduğunuz kimselerden yeryüzünde dört kişi mâlik oldu. İkisi mü'min, ikisi de kâfir idi. Mü'min olan ikisi, Zülkarneyn ile Süleyman idi. Kâfir olan ikisi de Nemrud ile Buhtunnasar idi. Beşinci olarak yeryüzüne benim evlâdımdan biri yâni Mehdi mâlik olacaktır » . Kehf sûresinin 83-101 âyetleri Hz. Zülkarneyn'in kıssasını anlatmaktadır. Geniş malûmat için oraya bakınız.
Peygamberimiz kıyamet alametlerinden biri olarak da Ye'cûc ve Me'cûc kavimlerinin yeryüzüne dağılmalarını ve her tarafa küfrü yaymalarından bahsetmiştir. Bu kavimler Hz. Nuh'un Yâfes isimli oğlunun soyundandırlar. Yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük, boyları kısadır. Her birinin bin çocuğu olur ve böylece sayıları insanların ve cinlerin sayısının 90% kadardır. Kıyamete yakın bir zaman Hz. Zülkarneyn'in yaptığı Seddi delip dünyaya yayılacaklardır.